leisure

sirt ustu yuzmek gibi. hayatin tam su an'ki bolumu.
sirt ustu yuzerken, donup bakma istegi arkana
ozgurken, korkuvermek
carpmaktan.
emin olsan sonsuzlugundan arkandaki yolun,
purussuzlugunden, tekinsiz olmadigindan
sanki hic yorulmayacaksin,
ama oyle degil iste oyle degil
oyle degil hayat havuzu.

yercekimsiz

susarken en cok ellerime bakiyorum yeni anladim
ellerime bakarken susuyorum, anlasilmaz bir sekilde.
hani keskin bir bicak dusunmek gibi bazen
seni kesmeyen ama kesebilecek gibi cok fena.
icimdeki zemine duserken;
bakmaktan coktan vazgectigim bir resim
benden daha hizli dusuyor, gozumde.
zem-ine.

recycle.

bir siir yazdim.
bir hayat baktim evimde.
bir hayata baktim uzaktan.
yilan gormus gibi issiz-dim.gecip giderken omrum.
gordum.
ordum ordum; giydirmedim kimseye.
bir siir yazdim.
cope attim.
geri donusumsuz bir seydi sevmek.
anladim. seni ben'den saydim.
yanlis yaptim...

yasamak dedikleri...


bir zamandir panik atak belirtileri ile bogusmaktayim ama ne ilac ne doktor hicbirini istemiyorum...birikmisliklerimiz var...koca bir 40 yil gerimizde...elbette ki tortularimiz var kanallari tikayan...acilarimiz var gonlumuze yuk ettigimiz ama ben inaniyorum dertte derman da bizde...simsiki sarilmamiz gereken ve bizi kolay kolay terketmeyecek kisiliklere sahibiz...sararip solabiliriz ama asla yaprak yaprak dokulmeyiz...ille de yeseririz...donumuza edene kadar guleriz yine...kalp tasiriz hem kendimiz icin hem de sevdiklerimiz icin olesiye carpan...adam akilli bir kalp ama...oyle siradan degil...bazen oyle hissediyorum ki sanki kafamin ici tika basa dolu...gec kalmisliklar, yasanmamisliklar, kalp agrilari, bir suru hem guzel hem supruntu sey, alelacele tikistirmisim yuregime, hem de aklima...toplarim; sonra cozerim demisim ama olmamis, gitgide karmakarisik, gitgide karman corman olmus...ama uzulmuyorum...cunku biliyorum ki bu birikim aslinda yillarin yorgunlugu ve gecip giden omrun farkina varmakla alakali...hadi coz bakalim, ne kadar vaktin kaldi, geldin 40 ina diyor icimden bir ses ama orali degilim...onemli degil bu artik...hic paniklemeyecegim...inadina! beni ben yapan hem duzgun hem de kargacik burgacik olan hersey aslinda benim toplamim...yenilmek degil bu, hastalik degil bu, acizlik degil bu...sadece yasanmislik, yasamayi bilmekten korkmayacagim onumdeki gunlerden endise edecegim elbet ama kendime inanacagim...iyi bir insan olduguma, askin da sevginin de dostlugun da, evlat sevgisinin de beni sarip sarmalacagina...sarmadigi zaman usumeyecegime, soz verdim ben! yasamak dedikleri bu yaslanmak dedikleri de bu ...ancak idrak ediyoruz...

Kitap

bir kitaba baslamak gibidir iliski.
ihtiyatla yaklasirsin
okurken isinirsin
sonra vazgecilmezin olur birakamazsin.
okumalar bittiginde;
sanirsin ki baska
bir kitap asla
yerini alamayacak.
yanilirsin.
satir aralari ne kadar yakinsa
cektiklerine, o kadar
yaklasirsin sirrina
kitabin.

istah acici

hep merak ettigin bir hayatim var.
hep merak edecegin.
zamaninda merakini yeterince giderdigim icin; anlatmayacagim.
elma dedin
ciktin gittin
armut dedim
bulamadim seni.
ebeyim.
yalnizliklara
gebeyim.

SIR

Hic kimseye diyemedigim var. kimselere adam akilli edemedigim sozler. ve altini cizdigim satirlar var. basladigim kitaplarda.
bitiremedigim yok.
bitiremedigim yok dostluklar arasinda.
hepsini bitirdim. okunmus olsalar da bir solukta.
ya da yarim birakilmis,
sonunu bildigim
icin. olsun. olmasin.
boyle olmasin.
bir dost bulamamak
bir ASK bulamamaktan
da kotu.

ADA

Anilar sariyorsa dort bir yanini sen artik bir ada'sin. Ada'nin yan'lari, dar'lari, ara'lari, sokak'lari var. Adresini soran yok. Baktigin kocaman gecmisin ardinda biraktigi az'lari uz'lari tuza bandirip yaralarina sarsan da, yaranin araligindan icine sizan gozu donmuslere bir cevap bulmalisin. cabucak. cabucak.

21/2/2011

cok uzun oldu

buraya yazmayali...ama yazdim burdan baska her yere...aklima, duvarlara, yollara, sabahlara. kimisi uctu gitti aklimdan, daha yazmadan. kimisi donup durdu aklimda, yazilmadan. kimisi cok agirdi unutmayi sectim. ama dondum simdilik; ve sasirdim takip edenlerime. af buyurun bana. hic kipirdamayani takip etmek; zor olsa gerek...
ben bir sekilde yasiyorum ama belki farkina varmakta gecikecegim kadar cigrindan cikmis bir durum var sakinsen sakinliginden korkmali misin bilemezsin eger biri sana hatirlatmazsa kendini bir yerde, bir yerlerde unuttugunu ki eger unutmussan kendini sana hatirlatilan kim? tanimazsin bile ki cikip gidip arayip geri alasin.nokta.
niye bu kadar sikicidir rahminden ciktigin bir insanla ayni cati altinda olmak? kim oldugunu hatirlatir sana. ne olamayacagini.durmadan.durmadan.kizginim.kizinim.kirginim.
herzaman bir zaman araligina sikisiyorum. ne zaman nefesimi tutarak birseyler yapsam nefesimi enseliyor arkamdaki. enselenince nefes; geri almak zor oluyor yaptiklarimi. yapmadiklarimi bir ben biliyorum zaten. herzaman kacirmayi basarabildim "oburunden". oburu hep pesimde. ne yapmaya kalksam 'seziyor'. ensemde 'bitiyor'. bitmiyor. soyleyeceklerim.
pencereyi actim. bir sigara yaktim. yandi sanki icimdeki butun gec kalmisliklarin bir uc'u. anlamadan takip ediyor habire beni. bilmiyor nereye, neden gittigimi. anladigi tek sey takip etmek. aklini fazlasina yormuyor. cok yoruyor beni bu durum. sadece enselemek pesinde bir takipci ile yasamak. ensende hep bir enseci olmasi fena. paranoyak bir durum diyecegim. ama gercek.paranoya degil.olmadi hic. bu enseciden kacabilmek imkansiz. hayatinin vazifesi bu. ensede soluk almak.ip uclarinin pesinden gitmek. ip'e basarken; ille de ucunu aramak onun isi.ip'i boynuma dolasam; asacagim kendimi desem; e peki ucu nerde diyecek.baska derdi yok.olmadi hic. hicbir zaman. enselemek. ensede dolasmak butun derdi.ense yapmaz hic. gorev askindan.bilmem anlatabiliyor muyum? orumcek bir durum. olumcek bir durum. olumcek. olumcek. ama hiic gecmeyecek. oluncek.dahi.
yazlari durmadan yagmur yagan bu kentte 3.yaz
yaz
yaz
yaz
hicbirsey degismiyor.
yazarak da degismiyor. yaz olsa da degismiyor.
londranin grisi bugunlerde,
tarihindeki seri cinayetlerin dunyanin her yerinden neden cok
oldugunu anlamami sagliyor.
amerika'yi saymayalim.
o zaten yeni dunya.
baska dunya.

anladim ki

sirtimda gunes varsa
sirf bu yuzden hayattan
olesiye
hosnud'um.

kirmizi baslikli kiz

eskiden cok onceden ben agirdim kendime bile
bilmedigim nedenlerle lanete ugramis bu naciz ruhu
tasiyordum her yere
istanbul'un mavisi
kusluk vaktinin sessiz beyazi gibiydi hersey.
hem sessiz hem kalabalik.
kahvalti sonrasi sigaralarimdi en keyifli zaman bosluklari
mesai'den kacabildigim ogle yemekleri
acligimi bastirmaya bile yetmiyordu.
kurtlar vardi ortada
ve ben bir kuzuydum masada
bir masal dinleyecegine inanmis.

mutlulugun albumu

cektigim fotograflarin haddi hesabi
yok.
ama en onemlisi
elimde
bir makine bile
yok.

hikaye kitabi.

durdugun yerden bakiyorsan
'duruyor' oldugunu bileceksin.
baktigin yer durmaksizin dusuncelerine
akiyorsa
anlamayi;
istemeyeceksin.

devam ediyor

organik urunlerin bana nanik dedigi bir dukkandan bahsediyordum en son...evet o dukkanin onunden basim dik bir sekilde geciyor ve bazen kizima organik havuctan uretilmis kek bile aliyorum.
parti guzel gecti. aslinda gercek anlamda henuz dostumuz bile olmayan bir yigin insanla eglenip gecenin sonuna dogru, bir turk klasigi oldugu uzere; halay bile cektik. bir ara, ayni topragin evlatlari olarak gobeklerimizi oraya buraya savururken, salon duvarina sira olmus mel mel bakan ingiliz erkekleri ve kadinlari da aramiza katilarak oryantalizmin sinirlarini zorladilar.
1 sise votka 1 sise beyaz 1 sise kirmizi sarap ve karisik meyve sulari ve de meyvelerle hazirladigimiz punch'i bir kova icinden kepce ile lupleyip her seferinde "aaa alkolsuz galiba bu hicbisii olmuyo!" derken; aslinda cok sey oldugunu o gun cekilen fotograflara bakip hazin bir sekilde anliyorum. memleket hasreti beni gunden gune daha arabesk yapiyor ama yine de heyhat londoner'lar! icip icip guzellesen bu milletin evladi sana eglenmek ne demekmis gostermistir umarim!
organik alkollu gunler efendim...

do the lambrini!

ev tasidik. party time cok yakin. do the lambrini sloganli ickiyi icerek hazirlamaya basladim mamalari. cakir ve keyf kolkola. mutlu bir uyusukluk hali. icelim guzelleselim demek; demek ki bu oluyor. guzel bisey "ILIK" olmak ALIK olmak fena. cokca var bu gezegende. etrafinda donup durdugu icin midir ki adina gezegen denmesi? dun bir organic shop'a dustu yolum. suclu hissettim kendimi. do you need a bag? dedikleri zaman; yerin dibindeydim. var ulan var posete ihtiyacim. baktim ki kagit bir torba hepi topu ama niye yok ki benim recycle bir posetim. ya bu dukkan? ne isim var benim burada? hersey iki misli fiyata.
devam edecek..

kadinlar erkekleri idare etmek zorunda

midir?

bir solukta yazayim dedim:

yas 30'lari gecince; arkadaslarinin bir bir eksildigi bir hayatin basrolune zorla seciyorlar seni.

tecrubeyle sabitliyorum bugunlerde. ve soruyorum kendime:

40 yasinda adamin kankisi mi olur?

olmaz elbet.

yas kemale erdikce insan sarrafi kesilen o keskin goz

kus ucurtmuyor 'iceriye'.

ici'nin derinine.

hep; kapida beklesme hali var kalabaliklarin icimdeki suretinde.

kalabaliklar ya seni icine almaya ya da sana karismaya calisiyor

ama terbiyesizce.

kelimeler uzayip, zaman yalnizlasinca;
soylemek istediklerini hep kendine saklayip susuyorsun.

oyle oluyor insan.oyle oluyor

elbet.

kosarken dustu. hemen yanina gittim; "kizim cok aciyor mu? soyle aciyor mu ha?"

2 yasinda olmasina ragmen hayati aynen oldugu gibi kavramis kizimdan gelen yanit gecikmiyor:

- bosver anne