ev kucuk demistim.

supurge koydugum dolaba

kizim ve arkicik

girivermisler.

dunyalari cok buyuk ama

dotleri her-yere

sigiyor.

kucagimdaki ve icimdeki COCUK...

bebek sahibi olmanin en guzel yani, eger icindeki cocuk olmemisse; cocuklugun izlerinden yeniden yuruyebilmek. kizimla elma sekerin yeniden tadina bakmak, cizgilere basmamak icin hoplayip-ziplamak, alcak duvarlara tirmanip dusmeden yurumeyi basarmak, yanak yanaga uyumak, istedigi birsey olmayinca ondan hizli davranip tepinmek ve onu sasirtmak, cizgi film izlemek, oyuncak reyonlarina dalip saatler gecirmek, lunaparklarda ona eslik etme bahanesiyle minik arabalara, atlikarincalara binmek ve babaya el sallamak, gulmek, cok gulmek mesela osurdugun icin, aglamak katila katila hic gerek olmadan yaptigi bir hirs'in bahanesiyle, hissetmek yasadigini bangir bangir...

memleket dedigin...

akrabalar geldi...akrabalar gitti dun...kac m2 oldugunu bilmedigim, ama oldukca kucuk oldugunu bildigim evimize 5 yetiskin, 2 oglan, bir kiz cocugu (benimki) sigistik tam 9 gun boyunca. simdi o kucuk dedigim ev bana oldukca geniiiss gorunuyor. londra'nin alti ustune geldi akrabalara tanitim yapma hevesimizle. gezdik,dolastik,yedik,ictik.anladim ki bu memleket aslinda guzel.yeter ki icinde sevdiklerin olsun.bir mubadele yapmak mumkun olsa; o devleti orada birakip, o milleti buraya getirebilsek ne guzel olurdu.